www.bulentozcagatay.com

İçeriğe git

Ana Menü

Şiirler 6

Şiirler



Gece ve Düş

Bir de baktım ki gün bitmiş,
Başlamış gece.

Aldım cebimden bir avuç yıldız,
Savurdum gökyüzüne.
Sonra uzandım gecenin koynuna,
Dalıp gittim düşlere.

Sonra Geri Gel

Yürüyüp git arada sırada,
Beyazlıkların, sislerin, yere inmiş bulutların,
Arasına doğru.

Dolaş içinde.
Yumuşacık toprağa bastığını duyumsa.
Serin ve dupduru havayı ciğerlerine çek.

Ağaçlara bak.
Dokun yaprakların ucundaki, çiğ damlalarına.
Sessizliği dinle.

Sonra geri gel olur mu.



Doğuş

Bir akşamüzeri alacakaranlığı,
Yavaş yavaş dönüşürken,
Gecenin karanlığına,
Pencereden dışarı bakıyorum.

Uğraşaduruyor yağan yağmur,
Tüm renkleri arındırmaya.

Derken gece ilerleyecek.
Herşey gömülüp gidecek,
Siyahın tonları arasına.

Ama,
Güneşle birlikte çıkarlar ortaya,
Gömüldükleri yerlerden,
Nasıl olsa.



Karanlık ve Aydınlık

Gecenin karanlığı,
Vururken yüzümüze,
Yüzünün aydınlığı,
Vuruverdi geceye.




Endişe

Son bir çocuk gülüşü var içimde,
Kimselere gösteremediğim.

Nasıl gösteriyim ki,
Ya alırlarsa, ya çalarlarsa,
Başka yok ki.




Ay Işığı

Sıkılmış yumruğunu,
Açıverdin usulca.
Nasıl da parlıyordu,
Ay ışığı avucunda.




Yüreğim

Küçük bir kuyu gibidir yüreğim.
Eğilin içine,
Sesleniverin usulcacık.

Sesleniverin de görün.
Nasıl da büyüyüp geri dönecektir,
Sesiniz size.

Kahkahalarım

Çocukken attığım kahkahaları,
Çok özlüyorum.

Pınarından yeni çıkmış,
Daha yeni akar iken.
Henüz kirlenmemiş,
Dupduru bir su gibiyken,
Attığım kahkahaları, çok özlüyorum.




Gün Aydınlığı

Gün birden aydınlanıverdi.

Sen uykuna kanıp da,
Gözlerini açınca.



 



Gün Gelince

Bir parça mavilik gönderdim uzaklara,
Aldılar boyadılar bulutları maviye,

Şimdi ise seslenirim seslenirim,
Maviye boyanmış bulutlara,
Mavi daha da mavileşsin diye.

Ama biliyorum,
Yeniden bembeyaz kesilecek bulutlar,
Gün gelince.



Bulamazsam

Bulamazsam bir mektup
Posta kutumda,
Kalır beklemede gün ışığı,
Dağların ardında.




Gecenin Başlangıcı

Ne zaman ki,
Hızla iniverir sokaklara,
Gecenin karanlığı,
Bilirim ki,
Gözlerini kapatmışsındır.



Kısa Bir Durum Değerlendirmesi

Hüzünsüz iner miydi akşam,
Üzeri küllenen ateşlere.
Uykusuz bir gece,
Yarısı yaşanmamış bir yaşam.
Dingin sularda çatlayan,
Sessizce koşaduran,
Zaman.
Aldıran,
Aldırmayan.



Yıldızlar

Dün gece gökyüne bakıyordum.
Hiç yıldız yoktu nedense.
Ben de aldım cebimden bir avuç yıldızı,
Savurdum gökyüzüne.

Sabaha karşı baktım ki,
Hiç biri yok yerinde.

Ama biliyorum,
Duruyor aslında öylece,
Hepsi yerli yerinde.
Yüreği benim gibi atan,
Birisinin cebinde.




Üşürsen

Olur ya bir gün,
Isındığın güneşlerin,
Soğuyup da sönerse,
Sokul yanıma.
Isın yüreğimin sıcaklığında,
Isın yüreğimin sıcaklığında,

Nergisler

Kimbilir hangi kıştı,
Onca çiçeğin içinden,
Nergislerle tanıştım.

Ceketimin iç cebinde,
Yüreğimin tam üstünde,
Taşımaya alıştım.




Duruş Zamanı

Eğer bir gün yüreğim,
Sevmekten yorulursa,
Zamanıdır artık,
Durur usulca,
Durur usulca.

 



35 Yaş Değerlendirmesi

Onca zaman geçti de,
Ancak varabildim ayırdına.
Her gün her yere bakıp da,
Çok az şey görebildiğimin.

Şöyle bir düşündüm de,
Gökyüzünün mavisini,
Bulutların beyazını,
Dün görmüş müyüdüm acaba.
Ya da bugün,
Beyaz maviyle, mavi beyazla,
Sarmaş dolaş,
Takılmış mıydı bakışlarıma.

Yağmurun sesini,
En son ne zaman dinlemiştim.
Yağmur damlalarının,
Camlardaki süzülüşünü,
En son çocukken mi izlemiştim.

Sabah olunca yalnızlığından,
Kumru sesleriyle sıyrılan,
Bir gün olup küskün kırgın,
Görmediğim sokaklarda,
Ellerim ceplerimde,
Bir ıslık tutturarak,
Yürüyen ben değil miydim.

Soluğuma, bakışıma,
Yüreğimin atışına,
Atılmış düğümlerden ,
Bir tanesi çözülünce,
Takınmak için yüzüme,
'' Bir çocuk gülüşü '',
Durmaz mıydı yedeğimde.

Yapraklar hangi mevsimde sararırdı.
Buğulu, beyaz, hüzünlü, serin,
Çiğ damlalarıyla,
Günün ne vakti donanırdı.

Kökleriyle toprağa,
Dllarıyla gökyüzüne,
Tutunuyor gibi duran,
Ağaçların dallarında
Rüzgar ıslık çalmaz mıydı.

Su özlemi ağıt ağıt,
Nasırlı ve çatlamış bir el,
Yazgısının öfkesiyle,
Kupkuru toprakları,
Dalgın dalgın avuçlarken,
Sessiz çığlık bir yakarış,
Bulutları sarmaz mıydı.

O toprağın çatlağından,
Bembeyaz bir güvercin,
Sevdalara uçmaz mıydı.
Ya da bir çiçek,
Biraz ürkek biraz çekingen,
Usul usul açmaz mıydı.

Vitrinlerin ışığında,
Caddelere uzanırken,
Kaldırımlar adımları,
Bıkmaksızın kucaklarken,
Ceplerime doldurduğum,
O sıcacık kestaneler,
Ellerimi yakmaz mıydı.

Rüzgarlar gökyüzüne,
Yaslarken uçurtmamı,
Alıp benden uzaklara,
Götürmek ister gibi,
Tüm gücüyle asıldığı,
Uçurtmamım uzun ipi,
Ellerimi kesmez miydi.

Bir kitabın kapağını,
Gün olup kaldırınca,
Nergis kokulu,
Bin ışıklı,
Yedi renkli bir dünyanın,
O büyülü pırıltısı,
Gözlerimi almaz mıydı.

Ağır ağır gün batarken,
Sarı tutuncuyla,
Turuncu kızılla,
Sarı, tutuncu, kızıl,
Bulutlarla,
Ne dostluklar kurmaz mıydı.
O dostluklar sevdaları,
Sevdalar dostlukları,
Yorulmasız sarmaz mıydı.

Ucu sivri kırbacımla,
Yepyeni topacımı,
Döndürdükce fırıl fırıl,
Işıl ışıl bir lunapark,
Atlı karancalar,
Cıvıl cıvıl çocuklar,
Bir de ben,
Düşlerime dolmaz mıydı.

Neler oluyordu bana...
Aşkları, şarkıları,
Gümüş tepsi bakan ayı,
Göz kırpan yıldızları,
Altındaki sarhoşluğu,
İncecikten yağan karı,
Tomurcukta duran gülü,
İnce uzun bir yolculuğu,
Ve içimdeki çocuğu,
Artık görmüyor muyum.

Daha yolun yarısını,
Geçmeye gün sayarken,
Yoksa ben,
Yoksa ben,
Ölüyor muyum.



İçeriğe Geri Dön | Ana Menüye Geri Dön